Boşanma Davalarında Ses Kaydının Delil Olarak Kullanılması
Karı ve kocanın sağ oldukları durumda evlenmeyi sona erdirdikleri hal, boşanma halidir. Boşanma, eşler hayattayken, kanunda öngörülen bir sebebe dayanarak birinin açacağı dava sonucunda evlilik birliğine hakim kararı ile sona verilmesidir.
Boşanma davalarında ses kayıtlarının delil niteliğinde olup olmadığı uygulamada çok karşılaşılan bir sorudur. Özellikle çekişmeli boşanma davalarında her iki tarafta kendisinin haklı olduğunu iddia etmekte ve davasını ispatlamaya çalışmaktadır. Bu noktada ise eşler çeşitli yöntemler ile delil elde etme gayretine girmektedir. Kişilerin kendi iddialarını ispat için en fazla başvurdukları delil elde etme yöntemi ise ses veya video kaydı almaktır.
Kişi, İddiasını İspatlamak İçin Ses Kaydı Alabilir Mi?
Türk Ceza Kanunu m. 133 uyarınca; tarafların rızasının bulunmadan ses kaydı almak suç teşkil etmektedir. Bu kanunun özüne baktığımızda kişisel verilerin korunmasını ve özel hayatın gizliliğini hesaba katabiliriz. Eşler arasında özel hayat diğer insanlara nazaran çok daha dar yorumlandığından bu genel kuralın bir istisnasını teşkil etmektedir. İstisnalar her somut olay özelinde ayrı ayrı yapılacak hukuki değerlendirmeler sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2012/5-1270 Esas, 2013/248 Karar sayılı ve 21.05.2013 tarihli kararında da belirtilmiş olduğu üzere, kişinin kendisine karşı işlenmekte olan suça ilişkin delil elde etmek amacıyla yapılan kaydın hukuka uygunluğu “bir daha kanıt elde etme olanağının bulunmaması” ve “yetkili makamlara başvurma imkanının olmadığı ani gelişen durumların varlığı" şeklinde gelişen iki koşula bağlanmıştır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun bu yorumu; kişilerin mağduru oldukları bir olay ve haksız saldırı nedeniyle delilleri koruma imkanına kavuşmasını sağlayacaktır. Aksi takdirde kanıtların kaybolması ve bir daha elde edilememesi söz konusu olacaktır.
Yargıtay’ın bu hususta vermiş olduğu kararlar incelendiğinde somut olaya göre üç farklı tespitte bulunduğu gözlemlenmektedir:
1. Ses kaydı hukuka aykırı delildir, delil olarak değerlendirilemez. [ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/20574 E., 2018/9685 K. sayılı kararı ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/20550 E., 2018/9193 K. sayılı kararı ]
2. Ses kaydı, fotoğraf, görüntü gibi elektronik kayıt delilleri ek delillerle desteklenmedikçe tek başlarına delil olarak değerlendirilemez. [ Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/16661 E., 2018/5566 K. sayılı karar ve Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2016/17151 E. , 2018/5463 K. sayılı kararları ]
3. Kişinin kendisine yönelik bir haksız fiili veya zarar verici bir davranışı ispat etmesinin, örneğin eşinin sadakatsiz davranışlarının ispati amacıyla delil elde edilmesinin başka türlü mümkün olmaması halinde, ispat amaçlı olarak gizli ses kaydı alması hukuka uygundur [ 2. Hukuk Dairesi 2019/3848 E. , 2020/156 K. ]
Yine Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından verilmiş olan 2011/2-703 E., 2012/70 K. sayılı kararda, bu tarz delillerin hükme esas alınabilmesine ilişkin olarak doktrin ve içtihatta yaygın olarak gündeme gelen farklı görüşler değerlendirilmiş ve sonuç olarak şu şekilde hüküm kurulmuştur:
"Bir delilin mahkemece kabul edilebilmesi için, gerek öğretide yer alan ağırlıklı görüş, gerekse de Hukuk Genel Kurulu Kararlarında ortaya konulan ölçüt; o delilin usulsüz olarak yaratılmamış olması ve hukuka aykırı biçimde elde edilmemesidir.
Özetle her ne kadar hukuka aykırı olarak elde edilmiş olan ses kayıtlarının elde edilmesi ve kullanılması kural olarak suç teşkil ediyor veya hukuka uygun delil olarak kabul edilmiyor olsa da Yargıtay tarafından verilmekte olan kararlar ele alındığında, eşler arasında özel hayat alanının daha dar kabul edildiğine ilişkin tespitler göze çarpmaktadır. Ayrıca Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından bu tip delillerin kullanılmasına ilişkin kararlar da boşanma davaları açısından önem arz etmektedir.
Av. Neriman Ködürgü